24 Kasım 2013 Pazar

Kriz Döneminde Halkla İlişkiler



Örgütler için öncelikle önemli olan, kriz şartlarına ulaşıldığında krizi atlatmanın veya krizi geçiştirmenin yollarını aramak değildir. Kriz oluşmadan önce, krizin gelmekte olduğunu hissedebilen, kriz şartlarını başarı yönünde kullanabilen ve işletmenin süreçlerine yeni bir ivme kazandırabilen yönetim yapısının hazırlanmış olması önemlidir (Tüz, 2001: 26).

Kriz, tüm örgüt yönetimine olduğu kadar halkla ilişkiler faaliyetine de aynı oranda ihtiyaç duyan bir ortamdır (www.toksuvechase.com). Krizler, çevre ile sürekli etkileşim halinde bulunan örgüt ve örgütsel yaşamın parçalarını oluşturduklarından, bunların örgüt üzerinde yıkıcı etkiler meydana getirmelerine izin verilmemelidir. Ancak bunların her zaman tümüyle ortadan kaldırılmaları mümkün görünmese de, optimal düzeyde tutulmaları ve örgüte zarar vermeyecek (Şimşek, 1999: 316) bir biçimde halkla ilişkiler politikalarıyla krizin atlatılması mümkündür. Buradan hareketle, halkla ilişkiler anlayış ve uygulaması kriz dönemiyle eşzamanlı olmak üzere bazı değişikliklere uğramaktadır. Örgüt açısından en önemli değişiklik ise kriz dönemlerinde halkla ilişkiler birimlerinin karara katılan ve uygulamaya doğrudan müdahale edebilen eylemci birimler hüviyetine bürünmesidir (Kazancı,1996: 308). Halkla ilişkiler açısından bakıldığında, her örgütün hedefleri örgütün adını ve itibarını korumak olmalıdır.

 Halkla ilişkiler birimlerinin krizleri tahmin edemeseler bile, sorun olabilecek konuları ve zayıf noktaları belirlemesi gerekmektedir. Olasılıklar öncelik sırasına göre gruplandırılmalı ve her bir olası kriz senaryosu için sorular, yanıtlar ve çözümler belirlenmelidir. Strateji oluşturulduktan sonra üst yönetim bilgilendirilmeli, kriz tanımı oluşturulmalı ve medya ile ilişkilerin (Görpe, 2001: 28) planlanmasına halkla ilişkiler önder ve yardımcı olmalıdır. Kriz döneminde üç önemli aşama vardır: Bunlar kriz öncesi, kriz zamanı, kriz sonrası çözümler dönemi olarak nitelendirilmektedir (Peker-Aytürk, 2000: 389).


Örgüt yöneticilerinin aniden ortaya çıkan ama geleceğini yavaş yavaş gösteren kriz durumuyla ilgili olarak, önceden sezerek, örgüt için, gerekli tedbirleri alarak işleme koymaları, kriz yönetiminin en iyi bir şekilde uygulanmasıyla mümkündür.

Tabi ki kriz yönetiminin içinde yer alan halkla ilişkiler birimlerinin kriz süresince nelerin yapılabileceği ile ilgili olarak yönetime bilgi vermesi ve adete bir danışmanlık hizmeti yapmasının da krizin aşılmasında etkisi büyük olacaktır. Dahası halkla ilişkiler birimlerinin örgütün kriz öncesinde kriz planlarının oluşturulmasında, bu planların denenerek güvenli hale getirilmesinde yönetime sağladığı katkı oldukça fazladır. Örgüt, kriz ortamından kendi işgörenlerinin etkilenmesini önlemek için, işgörenlerine krizin boyutları hakkında bilgi vermeli ve işgörenlerin güvenini sağlamaya çalışmalıdır. Güven sağlayıcı bir ortam oluşturursa işgörenler de kriz içine düşen örgütlerini savunurlar. Böylece işgörenler bir engel olarak değil de iyi bir savunucu olarak örgütün yanında yer alırlar.

Kriz zamanlarında halkla ilişkiler etkinliklerinin önemi büyüktür. Halkla ilişkiler istenildiği ölçüde işlerlik kazandığı zaman örgüt için uyum ve anlaşma ortamı sağlanmakta, örgüt içi ve dışı ile ilişkiler düzenlenmektedir. Halkla ilişkiler örgütün dış çevrede ilişkide bulunduğu kamularla işbirliği sağlamakta, örgütün olumlu imajının ve prestijinin artırılmasına katkıda bulunmaktadır. Ayrıca halkla ilişkiler, toplumun ve hedef kitlenin örgüte güven duymasına, örgüt çalışanlarına ve çalışanların çevresine örgüt ile oluşan her türlü zorlukların aşılması noktasında yardımcı olmaktadır. Halkla ilişkilerin üzerine düşen görevlerden biri de, örgüt imajına gelen zararı en aza indirmek ve hatta yönetilen krizin başarısıyla da örgüt imajına olumlu katkılar sağlamaktır.

Sonuç olarak örgüt içindeki halkla ilişkiler birimleri, kriz öncesi dönemde hedef kitlelerin güven ve desteğini sağlayacak planlı ve örgütlenmiş çalışmalarının yapılmasına, eğer kriz önlenemiyorsa kriz ortamında örgütü destekleyecek bir kamuoyu ve medyanın oluşmasına yardımcı olmaktadır. 


Mustafa Akdağ

0 yorum:

Yorum Gönder