28 Mayıs 2014 Çarşamba

Kriz yönetiminde halkla ilişkilerin odaklandığı noktalar


1. Kriz yönetim planı dahilinde kriz dönemi iletişiminin planlanmasını
sağlamak,

2. İşgörenler ya da diğer kişiler hayati tehlike ile karşı karşıya ise, öncelikle bunu bertaraf etmek ve kazazedelerin yakınları ile sürekli irtibat halinde olmak,

3. İç iletişimi sağlamak,

4. Basın ile iletişimi sağlamak,

5. Dış gruplar ile iletişimi sağlamak,

6. Tüm bunların şirket misyonu ve iş menfaatleri doğrultusunda yönetilmesini temin etmek,

7. Kriz sonrasına işletmenin eski imajının sağlamlaştırarak yerleştirilmesini sağlamak.

Görüldüğü üzere etkili bir kriz yönetimi, güncel tutulan ve denenen bir kriz yönetim planı ve iyi oluşturulmuş kriz yönetim ekibine dayanırken; halkla ilişkiler yöneticisi, kriz yönetim ekibinin aktif bir üyesi olarak kriz yönetim ve iletişim planlarının oluşturulması ve kriz iletişim planına işlerlik kazandırılması ekseni üzerinde kriz yönetiminin yadsınamaz bir parçasıdır.

Halkla ilişkilerin bilgi toplama, bilgilendirme, kurum imajı oluşturma ve koruma, hedef kitlelerle iletişim sağlama, hedef kitlelerin beklentileri ile firma performansını aynı çizgiye getirme, sonuçları değerlendirme gibi temel işlevleri kriz döneminde de kendini göstermektedir. Karşılaşması olası fakat hoş olmayan durumların önlenmesini ya da en az zararla atlatılabilmesini, kuruluşun zarar gören imajının düzeltilmesini temel alan, bir kriz anında yürürlüğe girmesi beklenen uygulamaları içeren kriz yönetimi, kuruluşun politikasını etkileyen bir yönetim görevi olması ve iletişimini belirleyici özellik taşıması nedeniyle halkla ilişkilere büyük ölçüde ihtiyaç duyar.

Kamuoyunu bilgilendirmek, etkilemek, değiştirmek ve nötralize etmek gücüne sahip olan halkla ilişkiler, kriz yönetiminde işgörenlerle ve basın haricindeki diğer dış gruplarla iletişim kurarken toplantı, şirket bülteni, dahili yazışma, yüzyüze ilişkiler, konferans, mektup, faks, internet gibi yöntemlerden faydalansa da kuvvetle basının desteğine ihtiyaç duyar. Kriz anında basın işletmeden her türlü bilgiyi ister. Böyle durumlarda muhabirler çok daha atak ve talepkar olurlar. Çünkü, birincisi kriz başta işletmeyi olmak üzere pek çok diğer grubu ciddi bir şekilde sarsmakta ve ilgilendirmektedir; ikincisi basın organları da birer işletmedir ve onlarca kötü haber, iyi haberdir; okuyucu, izleyici çeker. Diğer yandan örgütün kendine, çalışanlarına, ortaklarına, tüketicilerine ve diğer ilgili gruplara karşı sorumlulukları vardır ve medyanın pek çok kişiye çok kısa sürede ulaşması ile halkın tutumunu şekillendirme gücünün etkileri işletme için uzun süreli ve derin olabilir. Zaten bir kriz, eleştiriyi beraberinde getirir. Ayrıca örgütle ilgili tüm gruplar endişe ve merak içindedirler.

Yanlış giden her şey için örgütün sorumlu tutulabileceği bir ortamda sempati kazanmak oldukça güçtür. Böyle bir durumda örgütün plansız, tereddütlü ve olumsuz yaklaşımları, hedef kitlelerinin saldırganca, düşmanca ve önyargılı bir tavır içine girip, örgütü ilgisizlik ve umursamazlıkla suçlamalarına neden olabilir.

Basınla ilişki içindeyken, tutulan yol ne olursa olsun kontrolü elden bırakmamak, durumu abartmamak, kimseyi suçlamamak, argo ve mesleki terimleri mümkün olduğunca kullanmamak ve dürüst olmak gerekir. Kriz anında yorum yok sözü en tehlikeli mesajdır. Hedef kitleler dürüst, sempatik, şefkatli, açık, kolay anlaşılabilen, tarafsız, samimi, uygun zamanlı ve kendilerine kibarca hitap edip takdirle yaklaşan mesajlar duymak isterler. Burada amaç, hedef kitleleri ve basını anlamak ve dolayısıyla etkilemektir. Basının tavrı firmadan yana ise şirket bundan büyük yarar sağlar. Bunun için de kriz anında işletmenin basının gündemini saptayabilmesi çok önemlidir. Bu da basının kamuoyunu şekillendirme gücünü, yaklaşımlarını, ticari ve sosyal sorumluluklarını bilen, itibar, güvenilirlik ve iletişim bilgisi üzerine kurgulanmış bir basın politikası uygulayan halkla ilişkiler yöneticisinin, kriz yönetim sürecindeki yerine bağlıdır.

Kriz anında basının desteğini sağlamak halkla ilişkiler yöneticisinin basın temsilcilerini ikna ve tatmin etme yeteneğine de bağlıdır. Açıklamalarda korumacı, özür dileyici, zayıf tutum yerine dürüst, otoriter, güçlü bir tavır sergilenmelidir. Kriz yönetiminde en aldatıcı ve krizin büyümesine neden olan faktör inkar ve yalandır.

Kriz atlatıldıktan sonra da firma imajının ve itibarının garantisi açısından ilgili gruplarla iletişiminin ihmal edilmemesi gerekir. İyi yönetilen bir kriz, firma imajına olumlu bir boyut ekleyebilir, hedef kitlelerin firmaya olan güvenlerini, işgörenlerin inanç ve bağımlılıklarını attırabilir, örgütün kriz öngörme, yönetme ve iletişim becerilerine iyi bir referans haline gelebilir. Dolayısıyla kriz için esas anahtarın bilgi ve bilginin iyi yönetilmesi olduğundan hareketle, kriz yönetiminde halkla ilişkilerin doğru bilgi elde edecek kaynakları içermesi, kaynaklardan nasıl bilgi alınacağını, bu bilgilerin nerede ve kimler tarafından en kısa sürede değerlendirileceğini belirlemesi gerekir. Ayrıca halkla ilişkiler yönetimi söz konusu bilgiler ışığında kriz yönetim ekibinin alacağı kararların hangi hedef kitleler, hangi iletişim araçları ile, hangi sıklıkta ve ne zaman iletileceğini de belirleyecektir.



Bu çalışma dahilinde kriz yönetim anahtarının, krizin önlenmesi olduğu, ancak önüne geçilemediyse kriz yönetimi planlamasının krizin etkilerini minimize edebileceği vurgulanmaya çalışılmıştır. Bu yaklaşımda; krizin esas çözümü bilginin idaresi doğrultusunda kriz yönetimi anlayışında halkla ilişkilerin önemi, rasyonel bir iletişim politikasının işletme imajına gelen zararı da en aza indireceği gerçeğinden hareketle ön plana çıkmıştır. Kısaca medyanın bu derecede etkin olduğu bir dönemde krizleri yönetmenin altın anahtarı iletişim ve halkla ilişkilerdir.


Hitay BARAN

Kriz iletişim sisteminin oturtulmasında en önemli noktalar


1. İşletme dahilinde etkin ve güvenilir bir bilgi akışının sağlanması,

2. Kriz yönetim planında öngörülen her krize hitap edebilecek bir iletişim planının geliştirilmesi,

3. Durumun asla hafife alınmaması, planlarda oynama olabileceğinin ve insani endişelerin giderilmesi gerektiğinin kabul edilmesi,

4. Kriz iletişim planının sürekli güncel tutulması,

5. Kriz anında irtibata geçilecek kişilerin güncel listesinin hazır bulundurulması,

6. Personel için bir iletişim çizelgesinin hazırlanması ve dağıtılması,

7. Basın merkezinin kurulması ve basın toplantıları için bir mekanın ayrılması,

8. Firmanın tek yetkili bilgi kaynağı haline getirilmesi ve krizle ilgili açıklanabilecek her şeyde ivedilikle açıklama yapılması,

9. Şirket sözcüsünün eğitimi,

10. İşletmenin tüm birimleri ve hedef kitleleri ile ilgili tüm bilgilerin el altında tutulması,

11. Kriz anında kullanılacak medya ve tekniklerin belirlenmesi, gerekli hazırlıkların yapılması,

12. Tüm iletişimi yönetecek halkla ilişkiler yöneticisine mutlaka kriz yönetim ekibinde yer verilmesi,

13. Santral görevlilerin eğitimi ve acil telefon hatlarının belirlenip duyurulması,

14. Hikayenin açıkça, dürüstçe anlatılması, açıklanmayacak şeylerin sebebinin ve ne zaman bilgi verilebileceğinin bildirilmesi ve açıklanan her şeyin kanıtlanabilecek durumda olması,

15. Kusur varsa açık yüreklilikle belirtilmesi, ancak yoksa suçsuzluğun kanıtlanması için her yola başvurulması,

16. Durumu açıklarken krizin etkilerinden kurtulup normal seyre dönülmesi için yapılanların ve yapılacakların açıklanması,

17. Alınan kararların öncelikle personele iletilerek içte huzursuzluk çıkmasına mutlaka engel olunması, grup ruhu yaratılması,

18. Durumun abartılmaması, 

19. Kriz planına uyulması, şirket misyonunun ve ana hedeflerin unutulmaması,

20. Mesajların açık, dürüst, samimi, tarafsız, şefkatli, yapıcı ve kolay anlaşılabilir olması,

21. Şirket içi ve dışı iletişim kanallarının sürekli açık tutulması, problemlerin görmezden gelinmemesi,

22. Kriz yönetim ekibinin basın merkezine güvenmesi ve krizi kontrol altına almak için her adımdan haberdar etmesi,

23. Basın merkezinin 24 saat hizmet vermesi ve gerekli personelin eğitilip hazır bulundurulması,

24. Tüm iletişim sürecinde dürüst, sempatik, açık, kolay ulaşılabilir, tarafsız, yapıcı ve doğru zamanlı olunması, kayıtsız ve saldırgan bir tutum takınılmaması,



25. Durumdan duyulan üzüntünün belirtilerek kişilerin her zaman maddi varlıkların önünde tutulması gerekir.


Hitay BARAN

15 Mayıs 2014 Perşembe

En anlamlı buluş, kendini buluştur

Kişinin değeri nedir? Aradığı şeydir diyor Mevlana ve devam ediyor;
Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki sen cansın.
Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin.
Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki
Aradığın ancak sensin, sen.
Madendeki inciyi aradıkça madensin.
Ekmek lokmasına heves ettikçe ekmeksin.
Şu kapalı sözü anlarsan, anlarsın her şeyi;
Neyi arıyorsan, sen osun.
Senin canın içinde bir can var, o canı ara!
Beden dağının içinde mücevher var, o mücevherin madenini ara!
Ey yürüyüp giden sufi, gücün yeterse ara;
Ama dışarıda değil, aradığını kendinde ara…
Hayatın anlamı, ne aradığımızda ve neyi nerede aradığımızda gizlidir aslında. Neyi arıyoruz ve aradığımız her ne ise onu nerede arıyoruz? Öncelikle ne aradığımızı bilmemiz gerekir onu bulabilmemiz için. Bulduğumuzda aradığımız şeyin o olduğunu anlayabilmemiz için. Belki huzurdur, belki başarı, belki de mutluluktur aradığımız. O her ne ise yaşamımız boyunca onu hep ararız. Bazen yakınımızda bazen de çok uzağımızda olduğuna inanarak… Ancak çoğu zaman aranılana ulaşılamadan noktalanır pek çok yaşam. Huzurun gurbetinde, mutluluğun özleminde son bulur  pek çok hayat.Kendi ihtişamlı tarihini yazabilecekken arayışın gölgesinde kalır pek çok ömür.
Aslında kendimizi ararız, aradığımızın kendimiz olduğunu bilmeden. Ve attığımız her bir adım uzaklaştırır bizi bizden. Her yolculuk kararlılıkla başlamış gibi gözükse de, yolculuğun başladığı yerdedir aslında aranılan. Madendeki inciyi madende bırakıp onu dışarıda, kilometrelerce uzaklarda aramak gibi. Ne yazık ki maden, gurbeti olur içindeki incinin, çoğu zaman da içindekinin inci olduğunu bile öğrenemeden.
Eğer kendimizden başka bir şey ise aradığımız, yaşamımız boyunca onu hep arayacağız.
Eğer dışımızda bir yerlerde olduğuna inanıyorsak aradığımız şeyin, ne yazık ki o hep dışarıda bir yerlerde olacak ve hep orada kalacak. Huzur ve mutluluk da…
Oysaki her insan bir mücevherdir kendi beden dağının içinde. Ve maden de aynı yerdedir aslında mücevherle birlikte.
Kişinin değeri nedir? Aradığı şeydir diyor Mevlana. Aradığımız şey ne? Ve onu nerede arıyoruz? Hayata ve kendimize sorduğumuz sorularda saklıdır gerçekte neyi aradığımız. Hayata ve kendimize sorduğumuz sorulardır  asıl önemi olan ve önemli olan. Çünkü oradadır kendi gerçeğimiz. Kişinin değeri, hayata soru sormadan , soru soramadan aldığı rastgele cevaplarda değildir. Kişinin değeri aradığı şeydir ve arayışı anlamlı kılan ise, kişinin kendisiyle buluşması ve kendini buluşudur.
“En anlamlı buluş, kendini buluştur.”


Ergül ÖZKUL
http://www.ergulozkul.com/