10 Ocak 2014 Cuma

Halkla İlişkiler Türleri


Halkla ilişkilerin türlerini Burnett ve Moriarity (1998) şöyle sınıflandırmaktadır ( Ak-taran, Odabaşı ve Oyman, 2002:140).

•        Medya ile ilişkiler: Medya kuruluşlarındaki kişi ve gruplarla mesaj alışverişi ve etkileşim içerisinde bulunulması sürecidir. Halkla ilişkiler uzmanları mesajlarını hedef kitlelerine aktarabilmek için iletişim araçlarına ihtiyaç duyarlar. Öte yandan iletişim araçları da varlıklarını sürdürebilmek için bilgi ve haber gereksinimi içindedirler. İşte bu karşılıklı gereksinim iyi ilişkilerin geliştirilmesini özellikle halkla ilişkiler adına zorunlu hale getirmektedir. Halkla ilişkiler uzmanları mesajlarını iletirken basın bültenleri, röportajlar, basın makaleleri, sponsorluk gibi araçlarla kurumlarının adını medyada duyurarak kurum lehine bir kamuoyu yaratmaya çalışırlar. Bu arada medyada haber ihtiyacını karşılamış olur.

•        Kurumsal halkla ilişkiler: Kurumsal halkla ilişkiler kurumun başarısını etkileyebilecek çevresel konulara-sorunlara kurumun tepkisini, çeşitli kitlelerin gözündeki imajını, kurumun itibarı hakkında değerlendirme yapma ve yönetime tavsiyelerde bulunma faaliyetlerini kapsar (Odabaşı, Oyman, 2002:142). Konu/sorun yönetimi kavramı kuruluş üzerinde potansiyel etkisi olabilecek sorunları erken tespit etmenin mümkün olduğunu ve sorunların sonuçlarından bazen faydalanmak bazen de olumsuz yönlerini en aza indirmek için hazırlanan stratejik cevaplardır (Cutlip vd. 2000: 16). Günümüzde kurumların çoğu gittikçe artan bir sayıda itibar yönetim programları geliştirmektedirler. Kurumlar kapsamlı bir itibar yönetimi programına sahip olmazlarsa, sorunlar kriz biçimini alır. Kuşkusuz krizlerin varlığı ve gerekenden çok daha zor yö-netildiği de açık bir gerçektir (Green, 1996: 12).
Kurumsal itibar tanımı yıllarca pazarlama akademisyenlerini ve uzmanlarını bir firmanın kurumsal itibarıyla kurumsal imajına yükledikleri ilişkiye dayanan iki ana ekole böldüğünü göstermektedir. Bunlardan biri kurumsal itibarın kurum imajıyla aynı anlama geldiğini, diğeri ise bu iki kavramın birbirinden farklı olduğunu, fakat birbiriyle ilgili olduğunu savunan düşüncelerdir. Bu düşünceler doğrultusunda kurum itibarı, bir hissedarın kuruma dair zaman içinde yaptığı değerlendirme (Gotsi ve Wilson, 2001: 28). olarak tanımlanmaktadır. Kurumsal halkla ilişkilerde üzerinde durulan konulardan diğerleri ise kurumsal kimlik ve imaj kavramlarıdır. Kurum imajı, ilgili kitlelerin kurum hak- kındaki görüş ve düşünceleri yani kurumun algılanış biçimi olmasına karşın, kurum kimliği kuruluşun fiziksel görüntüsü ile ilgilidir. Kısacası kurum kimliği ve kurum imajının birbirini desteklediği görülmektedir. Bütün bunların toplamında ifadesini bulan kurumsal imaj, iç ve dış hedef kitle üzerinde inandırıcılık ve güven yaratmak ile sürdürmek gibi önemli bir işlevi de yerine getirmektedir (Balmer, 1998: 967).
Sonuç olarak, kurum kültürünün kurum kimliğine göre şekillendiği söylenebilir. İyi bir kimliğe sahip olan kurumlarda olumlu bir kurum kültürü oluşmakta ve kurum felsefesi ile bütünleştiğinde istendik bir imajı şekillendirmektedir. Kurum kimliği oluşturmaya yönelik yapılan tüm çalışmaların nihai hedefi imaj oluşturmaktır denilebilir.

•        Kriz yönetimi: Kurumlarda ortaya çıkan krizler, kurumun üretim sürecini etkilemesinin yanı sıra insanların inançlarını, güvenlerini sarsar ve kuruluşların tüm sistemlerini etkiler. Kriz, kuruluş tarafından beklenmeyen zamanda meydana gelir, kuruşun itibarını etkiler ve sorunun çözümlenmesi için süre çok kısıtlıdır. Kriz, içeriğine ve büyüklüğüne göre; yaygın bir şekilde olumsuz ilgi çekme, kamuoyu nezdindeki itibarı lekeleme tehdidi, gündelik işleyişi (düzeni) bozma, finansal performansa zarar verme (iş hedeflerine ulaşmayı engelleme) potansiyelini taşımaktadır. Krizle karşı karşıya kalan kurumlar beş yaklaşıma göre kriz sürecini atlatmaya çalışırlar (Fiztpatrik, 1995:33).
1.      Kriz durumu ile ilgili hiç birşey söylememek.
2.      En az düzeyde konuşmak ve olayın duyulmasını engellemeye çalışmak
3.      Gizlilik kurallarına, politikasına ve duyarlılığına uygun davranmak.
4.      Kriz durumunu oluşturan suçu veya olayı reddetmek.
5.      Suçu başkalarına aktarmak veya onlarla paylaşmak.

•        Çalışanlarla ilişkiler: Bir kuruluş ve çalışanları arasında ilişki kurmaya yönelik çalışmalardır. Çalışanlarla iletişim, çalışanları kurumun çalışmalarından, hedeflerinden, varsa problemlerinden haberdar ederek, takım ruhunu oluşturmayı ve kurum bilincini yerleştirmeyi amaçlar. Çalışanlarla iletişim kurma stratejileri ise ana başlıklarıyla şöyle özetlenebilir: İnternet iletişimi, intranet, basılı yayınlar (haber bülteni/mektubu, yıllık çalışan raporları vb), duyuru panoları, dilek/şikayet kutuları, bina toplantıları, kurum içi video yayını, yüzyüze iletişim ve fısıltılarla başa çıkmaktır.

•        Finansal ilişkiler: Kuruluşların ortakları ve diğer iş dünyası ile ilişkilerini düzenleyecek iletişim programlarını içerir. Özellikle yatırımcı ve ortaklara yönelik olarak bilinen bu kavram ile kurumun finansal gücü ve ekonomik hedefleri ile ilgili bilgilendirmelerle olumlu bir imaj yaratılmaya çalışılır. Kurumun halka açılma ya da özelleştirme öncesinde ve sonrasında yatırımcıları, ekonomi basınını, aracı kurumları, finansal analistleri hedef alan çeşitli etkinlikler düzenleyerek kurumla ilgili bilgilerin medyada yer alması sağlanır.

•        Hükümetle ilişkiler: Hükümete yönelik olarak planlanan halkla ilişkilerin hedefi, kurumun hükümetle, parlamenterlerle, bakanlıklarla, çeşitli kamu kuruluşlarıyla iletişiminin güçlendirilmesidir. Aynı zamanda kurumu ilgilendiren hükümet kararlarında, kurumun görüşünün de alınması sağlanır. Bu konuda halkla ilişkilerin kullanacağı yöntem, kamuoyu etkisini kullanarak, hükümeti belirli konularda karar almaya yönlendirmektir. Bu yönlendirmede de lobicilikten faydalanılır. Lobicilik, belirli bir siyasi konuda değişim sağlamak ya da böyle bir değişimi engellemek için kamu karar mekanizmasını etkilemeye yönelik planlı çabalardır.

•        Toplumla ilişkiler: Bir kuruluşun bulunduğu bölge içinde yaşayan çevre halkıyla iletişimi ve onlara yönelik yaptığı halkla ilişkiler etkinlikleridir. Burada halkla ilişkilerin hedefi kurumun bir parçası olduğu, içinde yaşadığı çevreyle, komşularıyla, sivil toplum örgütleriyle olumlu iletişiminin sağlanmasıdır. Bu amaçla kurumu toplumsal sorumluluğu konusunda bilinçlendirir. Toplum için önemli olan eğitim, çevre, işsizlik, sağlık gibi konularda aktif rol almasını sağlar.

•        Pazarlama amaçlı halkla ilişkiler: Pazarlama amaçlı halkla ilişkiler en basit ifadeyle bir kurumun pazarlama amaçlarına ulaşmasında halkla ilişkilerin stratejik desteğidir (Odabaşı, Oyman, 2002:151). Halkla ilişkiler pazarlamayı destekleyerek kurumun satışlarından karına kadar pek çok pazarlama hedefine olumlu etkide bulunur. Pazarlama ile halkla ilişkiler iç içe geçmiş durumdadır. Biri olmadan diğeri işleri çok iyi yürütemez. İkisi bir arada olduğunda ve doğru düzenlendiğinde işler mükemmel bir hal alır, her şey iyi gelişir (Cutlip vd., 2000: 6-7).
Pazarlama amaçlı halkla ilişkiler diğer pazarlama çabalarını tamamlamaktadır. Öte yandan bir ürün/markaya güvenirlik, saygınlık, sempati, sunum ve haber değeri yaratarak ayrı amaçlara da hizmet etmektedir. Hatta bazı çalışmalarda amaçlardan birisi, ürün güvenirliğini yükselterek markayı bazen de kurumu hedef kitlenin yaşamını kolaylaştırmak için tüm kaynaklarını ve teknik olanaklarını kullanan bir konuma sahip hale getirmektir (Tosun, 2003: 31).
Kitchen (1998) günümüz işletmelerinin pazarlama amaçlı halkla ilişkilerden ya-rarlanma gereği duyma nedenlerinin ve bu yeni halkla ilişkiler alanını kullanma amaçlarının çeşitli olduğunu belirtmekte ve bu temel nedenleri ve amaçları şöyle ifade etmektedir:
•        Rekabet ortamında marka konumlandırması yapma
•        Ürün / Marka imajı oluşturma
•        Yeni pazarlar kazanma
•        Reklamın erişim eksikliğini tamamlama
•        Rakiplere karşı üstünlük sağlama
•        Yeni ürünleri çağın koşullarına uygun tekniklerle tanıtma
•        Baskı gruplarını, kamuoyu önderlerini etkileme
•        Marka sadakati oluşturma (Aktaran, Tosun, 2003: 27).
Halkla ilişkilerin pazarlamaya katkı sağlayabilecek çeşitli stratejik kullanımları vardır. Piyasaya yeni çıkacak bir ürün hakkında reklamların yayınlanmasından önce bu ürün/hizmet hakkında çıkacak haberler, hem haber değeri taşıyacak hem de bir heyecan yaratacaktır. Kimi zaman reklam yapılacak bir bütçe olmaz. Böyle bir durumda halkla ilişkiler etkinlikleri ile kamuoyunun dikkatini bir ürün/hizmete çe-kebilecek haberler yaratılarak medyanın ilgisini çekmek olasıdır. Tüketicilerin ürün/hizmet ile ilgili olarak duygusal bir bağ kurması da sağlanabilir. Bunun için de tüketicilerin kullanımına açılan ücretsiz müşteri hizmetleri, danışma gibi telefonlar, kulüp üyelikleri ile tüketiciler, bir yandan da marka ile ilişkisini sürdürmesine yardım edebilir.
Diğer yandan kurumlar müşteri bağlarını geliştirmek için çeşitli yarışmalar, et-kinlikler düzenlemekte ve bunları medya aracılığı ile duyurmaktadır. Satış ve pazar-lama hedeflerine ulaşmayı kolaylaştırmak için de hem medyaya hem de kamuoyun-da ürün ya da hizmetle ilgili olan kişileri, kanaat önderlerini etkilemek amaca ulaşmak için çoğu zaman gereklidir.
Kurumlar risk taşıyan bazı konularda (ambalajın veya ürünün içeriğindeki bir maddenin kanserojen olması durumunda, ambalajın çevreye zarar verdiği durum-larda vb.) tüketiciyi rahatlatacak önlemler alırlar. Diğer bir deyişle müşterileri ken-dilerini iyi hissetsin diye risk taşıyan durumları kontrol altına alırlar veya değişiklik yaparlar. Yeni ürün kullanımının tutundurulması ve ürün faydalarının açığa çı-karılması pazarlama amaçlı halkla ilişklilerin etkili kullanımlarından birisidir. Kuru-mun sosyal sorumluluğunu göstermek ve tüketici güvenilirliğini inşa etmek de halkla ilişkilerin pazarlamaya katkı sağlayabilecek çeşitli stratejik kullanımlarından birisidir. Satış tutundurmanın ömrünü uzatmak ve genişletmek için reklam kampanyaları etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra pazarlama amaçlı halkla ilişkiler de bu amaçla kullanılmaktadır (Aktaran; Şimşek, 2008: 187-191)
Yukarıda saydığımız ilişkiler sayesinde kurumun stratejik pazarlama hedeflerine ulaşmada halkla ilişkilerin etkililiği tartışılmaz bir gerçektir. Kuşkusuz bütünleşik pazarlama iletişimi anlayışı çerçevesindeki diğer tüm enstrümanlarla birlikte bir uyum içerisinde kullanıldığında son derece başarılı pazarlama fırsatları yaratmak mümkündür. Bu başarılı pazarlama fırsatlarından birisi de sponsorluk faaliyetleridir.

Sponsorluk: Son yıllarda kuruluşların çok önem verdikleri etkinliklerden birisi de sponsorluk faaliyetleridir. Özellikle kültür-sanat, eğitim, spor ve sağlık alanlarında devletin bir bütçe ayıramadığı ya da çok az bütçe ayrılan alanlarda çeşitli projeler geliştirilerek topluma yararlı hizmetler sunma amacı taşıyan sponsorluk faaliyetleri kurumun imajına olumlu katkılar sağlarlar (Asna, 1993: 147).
Sponsorluk, bir etkinliğe kurum tarafından verilen bir destektir. Sponsorluk, bir kurumun ilgi alanlarını ve markasını ilgili bir etkinlikle birleştirerek bir anlam yaratma sürecidir. Aynı zamanda iletişimin çok yönlü bir metodu olarak da görülmektedir. İnsanların zihinlerinde çağrışımlar yaratarak dolaylı bir ikna gerçekleştirir. Kimi zamanda halkın kurum hakkındaki algılarını değiştirmek için kullanılabilmektedir.
Kurumlar bir çok etkinliğe sponsor olmaktadırlar. Sponsorluk son yıllarda büyük gelişme göstermiştir. Kurumsal hedefleri gerçekleştirmede bir iletişim aracı olarak kullanılan sponsorluk, bütünleşik iletişimin güçlü bir öğesi haline gelmiştir. Pazarlama karmasının diğer elemanları ile beraber sinerji etkisi yaratmaktadır. Sponsorluk faaliyetleri diğer pazarlama karması elemanlarıyla desteklendiği zaman daha etkili olmaktadır. Aslında sponsorluk tüketicilerin kalbine ve zihnine ulaşmada kurumlar için çok önemli bir fırsattır. Sponsorluğun çeşitli hedefleri vardır:
•        Kurum imajını güçlendirmek
•        Marka farkındalığını yaratmak
•        Ürün satışlarını harekete geçirmek
•        Kurumsal itibarı güçlendirmek

Sponsorluk çalışmaları ile toplumun ilginliği arttırılmakta ve hem kurumsal hem de marka anlamında hedeflere bir katkıda bulunulabilmektedir. Sponsorluğun amaçları arasında marka farkındalığı yaratmak da yer almaktadır (Dolphin, 2003: 173-184). Sponsorluğun son yıllarda gelişmesine etki eden çeşitli faktörler vardır:
•        Tütün ve alkol reklamlarını etkileyen hükümet politikaları
•        Reklamcılığın maliyetlerinin yüksek olması
•        İnsanların boş zaman aktivitelerinin artması (Dolphin, 2003: 179)
•        Sponsorluğu yapılan olayların daha çok kitle iletişim araçlarında yer alması
•        Sponsorluğun yeteneğini ispat etmesi
•        Geleneksel medyada özellikle televizyonda zapping yapma nedeniyle meydana gelen verimsizlikler (Aktaran; Okay ve Okay, 2001: 576).
Buraya kadar anlatılan halkla ilişkilerin uygulamalarını gerçekleştirebilmek için çeşitli halkla ilişkiler araçlarından faydalanılır. Bu araçların doğru seçilmesi ve etkili biçimde kullanılması halkla ilişkiler hedeflerine ulaşılması açısından son derece önemli bir anahtar rolü üstlenmektedir.



www.anadolu.edu.tr

0 yorum:

Yorum Gönder